22 Eylül 2011 Perşembe

Nerelerdeydim? -Bodrum-

uzun ve yorucu bir senenin ardından
"ben de"
güzel bir tatili hakettim diye düşünüyordum ki,
bodrum'a gitmeye karar verdik.
biraz acil olduğundan kaçar gibi gittim
ve
buraları sessiz sedasız bıraktım biliyorum.
artık kesinlikle
çok yoğun bir insan olduğumu düşünmeye başladım.
planlı programlı yaşamak pek bana göre olmasa da
sanırım öyle yaşamak zorundayım.
=(
neyse ki,
tatilim pek güzel geçti!
dinlendim mi?
eğlendim mi?
gezip tozdum mu?
bol kahkaha attım mı?
...
cevap: evet!
ancak
bol fotoğraf çektim mi?
maalesef
cevap: hayır.
=(
fotoğraf çekmek ve çekilmesini beklemekten hoşlanmayan arkadaşlar olunca
durum bu oluyor.
neyse ki hazırlıklı sayılırım. 
söyle ortaya karışık fotoğraflarla
bence bodrum nedir bakalım!!!

muhteşem bir denizdir!
ahhh
biraz da ılık olsa iyidir!


bembeyaz evlerdir!


cıvıl cıvıl çiçeklerdir!


turgutreis d-marin'dir!


bol bol manzara çekmektir aslında!
ve yelkenli teknelerdir!





farklı mekanlar
farklı açılarla
güneşin batışıdır!




minik minik sanattır!



çarşı pazar gezmecedir,
kalabalığa inat!


ve bir bakarsın
akşam olur
ve bastırır denizin sesi
ve yudumlarken kadehi
bir gün daha geçer bodrum'da...

8 Eylül 2011 Perşembe

Gossip Girl - 5. Sezon - (Season 5)

bir gg hayranı olarak,
daha doğrusu blair-chuck hayranı olarak
diyorum ki:
sesimizi duyun ve şu blair ve diğerleri ilişkilerine son verin!
diziyi blair chuck ikilisi ve kıyafetler için izliyorum.
bir ara kostüm odasını görüp bayılacaktım!
hatta yazın bulduğum boşluklarda baştan aşağı sadece blair ve chucklı sahneleri izledim.
daha bir keyifli oldu dizi.
tavsiye ederim!
neyse gelelim konumuza 5. sezon fotoğrafları yavaş yavaş nette dolaşmaya başladı.
biz de bakalım
az çok neler olacakmış kestirmeye çalışalım!!!



queen'im benim!
sana az yer verdim diye üzülme ilerleyen postlarda bol bol
arz-ı endam edeceksin buralarda.



ah chuck ahhh!
yazlık takım elbiseni yesinler.
en karizmatik bakışlarınla uzun uzun görmek istiyoruz seni.
sakın duyduğum dedikodular gerçekleşmesin!
bir de şu blair'i kaptığın gibi kaçırıver artık bir zahmet!



natecim vazgeç şu serena sevdandan diyordum ki;
ne göreyim!
sen yine hatununu bulmuşsun.
haydi hayırlısı bakalım!





serena'yı da pek sevdiğim söylenemez
ama doğruya doğru!
kuzen sözüm sana:
ne kadar uğraşırsan uğraş bir serena van der woodsen olamazsıııın!



beylere bir "vuu huuu!"
diyor ve kaçıyorum müsadenizle.
=))

Cicili Bicili Trend - Bebe Yaka - Peter Pan Collars

çok şanslıyım!
60'ların, 70'lerin 
haydi en fazla 80'lerin hatunu olarak
trendler hep benden yana.


bir bakalım:
benim neslim için bebe yaka
mavi önlüklerimize takılan
-hele izmir gibi bir yerde yaşıyorsanız-
işkence aksesuarından farksızdır.
her sabah okula giderken 
itinayla anne tarafından ütülenir
ve takılırdı.
kolalanmaktan
sertleşmişti kumaşlar
boynu tahriş eder,
hele sıcakta
mahvederdi.
dantelli olanları vardı bir de!
en sevdiklerim.
böyle cicili bicili
ehh o zamandan belliymiş kokoş hatun olacağım!!
=)

oysa biraz annennemlerin fotoğraf sandığını karıştırdığımda
bebe yakalı bluzler göz kırpar.
o zamanlar henüz fotoğraflar siyah beyaz olduğundan mütevellit
renk trendleri hakkında yorum yapamasam da =)
hanım hanımcık kadınlar
pek tercih ederlermiş bebe yaka modelleri.
daha minimalist detaylarla kullanırlarmış.
bir zaman yolculuğu yapıp 
2011'e
geldiğimizde;
karşımızda yine bebe yakalar!
artık daha renkli,
daha değişik formlarda,
hatta zımbalı, işlemeli, allı pullu!
yine de bana hala zarif görünüyorlar.
sizce?










bunlar sadeliği ile şıklığı yakalamışlarken
bir de pullu boncuklu ve tabii ki zımbalı modeller var.
nasıl mı?
işte şöyle...



demek ki yine
ve yine
derhal bir "diy" tertip edilecek,
izmir'den uzaklaşmadan kendi cici bebe yakamız tasarlanacak.
sonra da afiyetle ankara'da takılacak.
mutlu mesut yaşanacak.
oh ohhh =)

7 Eylül 2011 Çarşamba

izmir'im

izmir'im
diyorum her seferinde
çünkü
acı ve tatlı o kadar çok şey yaşadım ki bu şehirde.
her köşesi
benmişim gibi,
her köşesi
benimmiş gibi.



ahh alsancak
"gel bir sohbet edelim seninle!"
desem
kaç kahvenin hatrı kalır?


çocukluk hayalimdir
cumbalı evler,
güzel yıllar..
insan eli değmemiş
ve
hayali..


sürünmüş kokuları
ve
panjuru aralayıp beklerken yari,
bir başka olur
ahşap merdivenlerde
o topukluların sesi..


akşam demek izmirde
bir dost
bir kadeh!
sokaklarda insanlar değil
dolaşır şen kahkahalar..

efeler kalktı mı şaha!
düğün olur izmirde.

ve kadınlar;
onlar
izmirde
kadındırlar.
...
izmiri özlemek böyle bir şey olsa gerek.
hep istanbul mu yazdıracak insana ya hu!
bu kadar yazmışken bir de üstad cahit külebi'den gelsin:

ahhh!
izmir'in denizi kız,
kızı deniz
sokakları hem kız hem deniz kokar...

4 Eylül 2011 Pazar

Bir Zamanlar... -Audrey Hepburn-

Audrey Hepburn
ya da gerçek adıyla
Edda Van Heemstra Hepburn-Ruston:
roman holiday'in prenses ann'i, 
sabrina'nın sabrina fairchild'ı, 
war and peace'in natasha'sı, 
my fair lady'nin eliza'sı'dır
ama
en çok breakfast at tiffanys'de holly golightly'dir.


kendisini uzun uzun, en süslü betimlemelerle tanımlamak isterdim
oysa şimdi fotoğraflara bakınca
ben onu değil,
o kendisini tanımlasın istiyorum.
bir kadının
güzellikten ziyade
hep zarif olması gerektiğini anımsatıyor bana.











ahh bir de!
o göz makyajına hayranım.




(breakfast at tiffany's filminde giydiği givenchy elbise, hollywood tarihine en pahalı film kostümü olarak geçmiştir. tam 920 bin dolara alıcı bulmuştur.)



bu kadar fotoğraftan sonra
fazla söze ne hacet!