bir varmış bir yokmuş
develer tellal iken, pireler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken..
bir prenses doğmuş:
Grace Kelly!
evet yine eskilere dönme vakti!
grace kelly: buzun altındaki ateş..
evet belki de onu en iyi ifade edebilecek tanım buydu.
ilk baktığınızda yüzünüze vuran soğukluk ve asalet,
sonrasında içindeki ateş ve kadınlık..
abd'li sinema oyuncusu..
oscarlı yıldız.
ama sevenleri onu prenses diye dillendiriyor.
"monaco prensesi"
high society filmiyle cannas'a katıldığında bir çok erkeği kendine esir edebilen bu güzellik monaco prensi rainier ile tanışacak ve sonrasında bir ömür boyu beraberliğe adım atacaktı..
o artık hollywood yıldızı grace kelly değil monaco prensesi grace kellydi .
bu düşten üç tane çocukları oldu.
belki her şeye sahipti fakat o sıkılmıştı. tekrar film çekmek istiyordu. çocukları büyüyünce bunu yapabileceğine, geri dönebilceğine inanıyordu ve alfred hitchcock mogambo filmi için teklif götürdüğünde grace kelly bu konuda çok heyecenlanmış fakat kabul edememişti çünkü; hem saray içerisinde hem de monoco halkı tarafından büyük tepki görmüştü.
uğruna bir çok şeyden vazgeçtiği onu grace kelly yapan büyülü dünyaya sonsuza kadar elveda demekti bu...
öyleyse şimdi onu mutlu eden neydi?
güzellik? servet? prenses olmak? şan, şöhret?
bir çoğumuzun hayalini kurduğu şeylere sahipti belki ama asıl istediği artık hayaldi...
ve
14 eylül 1982; artık her şeyin hayal olarak kalacağı bir tarihti..
tanrım ne kadar güzel .... !!! hikayesini bilmiyordum bu kadar derin, sayende öğrendim...
YanıtlaSilhttp://gozdenin-gozunden.blogspot.com/
kesinlikle güzel ve asil bir kadın ancak kimi zaman prenses olmak bile yetmiyor sanırım mutluluğa..
YanıtlaSil